“Baş eğdim yine aşka
Ama bu son saygı duruşu…” “Aşk…
Bir kalbin içinde ağlıyor
Aşk…
Sızım sızım sızlatıyor
Ellerinden kaçılmıyor
Virane ettin bıraktın
Aşk…” “Aşka karşı koyamazsın
Bunu deneme bile…” “Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk…” Bunlar, modern dünyanın popüler müziğinden zihinlere düşen birkaç şarkı sözü.
Paranın, mevkinin, şöhretin, cinselliğin, futbolun bir put olarak piyasa sürüldüğü zamanımızda, “aşk” da fazlasıyla nasiplenmiş bu yozlaştırma furyasından.
Öyle bir şey ki; kendisine sürekli tazimde bulunulması gereken, yoksa nazlı bir çocuk gibi küsen, gerektiğinde sizden canınızı dahi isteyebilen bir put haline dönüştürülmüş.
Özgürleştiren değil tutsak eden; çoğaltan ve zenginleştiren değil, boğan ve çoraklaştıran bir fenomen.